MUSTAFA KEMAL ATATÜRK DİYOR Kİ...TÜRK KİMDİR? BU MEMLEKET , DÜNYANIN , ASLA ÜMİT ETMEDİĞİ BİR MÜSTESNA MEVCUDİYETİN YÜKSEK TECELLİSİNE , YÜKSEK SAHNE OLDU . BU SAHNE 7 BİN SENELİK , EN AŞAĞI BİR TÜRK BEŞİĞİDİR . BEŞİK TABİATIN RÜZGARLARIYLA SALLANDI . BEŞİĞİN İÇİNDEKİ ÇOCUK TABİATIN YAĞMURLARIYLA YIKANDI . O ÇOCUK TABİATIN ŞİMŞEKLERİNDEN , YILDIRIMLARINDAN , KASIRGALARINDAN EVVELA , KORKAR GİBİ OLDU ; SONRA ONLARA ALIŞTI ; ONLARI TABİATIN BABASI TANIDI ONLARIN OĞLU OLDU . BİR GÜN O TABİAT ÇOCUĞU TABİAT OLDU ; ŞİMŞEK , YILDIRIM , GÜNEŞ OLDU ; TÜRK OLDU . TÜRK BUDUR . YILDIRIMDIR , KASIRGADIR , DÜNYAYI AYDINLATAN GÜNEŞTİR


   
 
  Ülkücüler
          

          ÜLKÜCÜLER

Onlar Türk tarihinin onur ve gurur yüklü yiğitleridir. Edep, terbiye ve namusu kendilerine şiar edinmiş; fedakar, cefakar ve çileli gönüllerdir. Onlar Türk vatanın birliğine, beraberliğine, bağımsızlığına yeminli, Türk devletinin tekliğine iman etmiş bu yüzyıldaki alperenlerdir. Onların hayat yolundaki cesaret ve ilham kaynağı Mete Han, Tuğrul Bey, Fatih Sultan Mehmet, Yavuz Sultan Selim, Apdülhamit Han, Mustafa Kemal, Alparslan Türkeş, Devlet Bahçeli iken; inanç, azim, sevgi ve saygı kaynağı ise; Hz. Muhammed, Hoca Ahmet Yesevi, Akşemsettin, Yunus Emre, Mevlana, Ziya Gökalp, Hüseyin Nihal Atsız, Erol Güngör olmuştur.

Onlar, canından aziz bildiği Türk vatanı uğruna hayatlarının baharında darağacına gitmekten bile bir an olsun sakınmayan tarihi kişiliklerdir. Onlar, Türk milletine sevdalı, Türk devletine tutkulu, Türk coğrafyasına aşık kişiliklerdir. Onlar, kutsal ve şanlı mücadele tarihlerinde ateşten imtihana her daim tabi tutulmuş; ancak hiçbir zaman inandıkları değerlerinden ödün vermemişlerdir. Onlar, 40 yıla yakındır Vatan için kendini feda edenlerin yanında bulunmuş, tabutların yanı başında gözü yaşlı, ama son derece inançlı bir şekilde vakarlı yürüyüşlerini göstermişlerdir. Onlar al bayrağa sarılı her fani bedene son görevi yapmanın vazgeçilmez sorumluluğunu tarihin şahitliğinde her zaman gerçekleştirmişlerdir. Ancak hiçbir zaman kutsallarını istismar etmeyerek terbiyenin bu yüzyıldaki şahsiyetli temsilcileri olmuşlardır. Onlar, birileri gibi inanç ve kabulleri üzerinden pazarlıklar yapmamış, değerlerini basit hesaplarına alet etmemişlerdir. Onlar hep tartışılmış, hep itilmiş, hep vurulmuş, işkence görmüş, ama asla ülkü yolundan dönmemişlerdir. Zira bir ölmüşler, bin dirilmişlerdir.

Onlar saygıyı, sevgiyi kendilerine destur yapmış, bu çerçevede terbiyenin muhteşem örneklerini vermişlerdir. Onlar suçlamamış, ama hep suçlanmışlardır. Ancak her türlü saldırı ve tahrike karşı sarsılmaz bir sabır ve olgunluk göstermişlerdir. Onlara her şey denilmiş, her türlü iftira atılmış, her türlü eziyet reva görülmüş; buna rağmen gülüp geçmişler, tarihi yürüyüşlerinde saflarında asla bir bozulma olmamıştır. Onlar kendi arkadaşlarını Hakka uğurlarken bile çelikten inançlarını muhafaza etmişler, doğrularından vazgeçmemişlerdir.

Ölmenin ne demek olduğunu Onlar iyi bilirler. Şehit olmanın, şehide saygının nasıl olacağını herkesten daha çok farkındadırlar. Çünkü, Onlar kadar bedel ödeyen, çile çeken başka birilerine yakın tarih tanıklık etmemiştir. Onlar şehidin manasını, kutsiyetini en genç yaşlarında dava arkadaşlarını toprağa verirken çok iyi öğrenmişlerdir. Onlar, Türk milletinin en terbiyeli, ahlaklı idealistleridir. Onlar, kutsal değerler üzerinden siyaset yapan pazarlamacı zihniyetin saldırılarına bile tahammül göstermişlerdir. Kısaca, Onlar'ın hayatları hep eza, cefa içinde geçmiş, buna rağmen asla yılmamışlardır.

Onlar için kameralar eşliğinde baskı ve tahakküm bir anlam ifade etmez. Her tür saldırı ve hayasız iftira vız gelir. Onlar ki inançları için ölümü göze almışlardır. Onlar camide nasıl hareket edileceğini kimseden öğrenecek değillerdir. Birileri camilerde siyaset tezgahı kurarken, Onlar içten bir şekilde Allah'a dua etmişlerdir.

Onlar cami avlusunda nasıl davranılacağını herkesten daha iyi bilirler. Onlar içten haykırışlarını, duygusal çıkışlarını, yüreklerinin acısını yüksek sesle ifade eden gönül erleridir. Onlar için Bayrağa sarılı her bir şehit kendi kardeşleri gibidir. Onlar yaklaşık 40 yıldır tabut kaldırırlar.

Onlar hep en yakınındakileri uğurladılar ebedi yolculuğa. Ancak bunca zamandır Onlar'a, asla terbiyesiz diyen çıkmadı ve Onlar asla terbiyesiz olmadı! Onlar'a terbiye öğretmek de kimsenin haddi değildi.

Onlar; 'şehitler ölmez Vatan bölünmez' derken yürekleri yanar, gözleri dolar, ciğerleri dağlanırdı. Onlar Türk milletinin özüydü, sözüydü, gözüydü. Ama onlar asla terbiyesiz olmadılar. Asla şehitleri istismar etmediler. Kaldı ki bu durum değerlerini açık arttırmaya çıkaranların aksine akıllarından bile geçmedi. Onlar, birileri gibi inançlarının tacirliğini yapmadı. Nitekim yapamazlardı da Kutsallarından ödün vermediler, iftiralardan yılmadılar; sonsuza kadar da yılmayacaklardır. Nitekim bu konuda her biri yeminlidirler.

Onlar ülkü yolundaki kararlı yürüyüşlerine, her türlü zorluk ve engellemelere rağmen yıllardan beri devam ediyorlar. Bundan sonrada; 'şehitler ölmez Vatan bölünmez' demeye devam edecekler. Onlar terbiyeyi, kendilerine terbiyesiz diyenlere dahi gün gelecek öğretecek olgunluğu göstereceklerdir. Ancak şunu tekrar etmek gerekirse; Onlar asla terbiyesiz olmadı, olmayacaklar da

Onlar'a bu yüzyılda, Ülkücüler dendi. Onlar'dan biri olarak, Onlar'dan toprak olmuşlara Allah'tan rahmet diliyorum. Onlardan olmanın gururunu, şerefini Onlar'ın her birinin hissettiği gibi bende hayatımın sonuna kadar farkında hissedip, yaşayacağım. Çünkü gün gelip Hakka ulaştığımızda Mustafa Pehlivanoğlu'nun, Dursun Önkuzu'nun, Yusuf İmamoğlu'nun, Başbuğ'un ve daha nice kahramanın yüzüne bakabilmeyi istiyorum.

Onlar, Onlar, Onlar; insan Onlar, inançlı Onlar, terbiyeli Onlar, ahlaklı Onlar; unutulmamalıdır ki Türk tarihine yön ve istikamet verecek de yine Onlar olacaktır.

 

 


 
/> d     iv>
 

 

İstiklâl Marşı Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak. O benim milletimin yıldızıdır parlayacak! O benimdir, o benim milletimindir ancak! Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal! Kahraman ırkıma bir gül... ne bu şiddet, bu celâl? Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal. Hakkıdır, Hakk'a tapan milletimin istiklal. Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım; Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım! Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım. Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım. Garbın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar. Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var. Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imânı boğar, 'Medeniyyet!' dediğin tek dişi kalmış canavar? Arkadaş, yurduma alçakları uğratma sakın; Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın. Doğacaktır sana va'dettiği günler Hakk'ın, Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın. Bastığın yerleri 'toprak' diyerek geçme, tanı! Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı. Sen şehid oğlusun, incitme, yazıktır, atanı. Verme, dünyâları alsan da bu cennet vatanı. Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda? Şühedâ fışkıracak toprağı sıksan, şühedâ! Cânı, cânânı, bütün varımı alsın da Hudâ, Etmesin tek vatanımdan beni dünyâda cüdâ. Rûhumun senden İlahî, şudur ancak emeli: Değmesin ma' bedimin göğsüne nâ-mahrem eli! Bu ezanlar-ki şehâdetleri dinin temeli- Ebedî yurdumun üstünde benim inlemeli. O zaman vecd ile bin secde eder -varsa- taşım. Her cerîhamdan, İlâhî, boşanıp kanlı yaşım; Fışkırır rûh-ı mücerred gibi yerden na'şım; O zaman yükselerek arşa değer belki başım! Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilâl! Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helâl. Ebediyyen sana yok, ırkıma yok izmihlâl; Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet, Hakkıdır, Hakk'a tapan milletimin istiklâl!

TÜRK İMPARATORLUKLARI
DÜNYADA TÜRK`LÜK
ORHUN YAZITLARI
Facebook beğen
 
ÜLKÜCÜLÜK MHP`DE OLUR
 
ÜLKÜCÜLÜK MHP`DE OLUR
 
Bugün 15 ziyaretçikişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol