MUSTAFA KEMAL ATATÜRK DİYOR Kİ...TÜRK KİMDİR? BU MEMLEKET , DÜNYANIN , ASLA ÜMİT ETMEDİĞİ BİR MÜSTESNA MEVCUDİYETİN YÜKSEK TECELLİSİNE , YÜKSEK SAHNE OLDU . BU SAHNE 7 BİN SENELİK , EN AŞAĞI BİR TÜRK BEŞİĞİDİR . BEŞİK TABİATIN RÜZGARLARIYLA SALLANDI . BEŞİĞİN İÇİNDEKİ ÇOCUK TABİATIN YAĞMURLARIYLA YIKANDI . O ÇOCUK TABİATIN ŞİMŞEKLERİNDEN , YILDIRIMLARINDAN , KASIRGALARINDAN EVVELA , KORKAR GİBİ OLDU ; SONRA ONLARA ALIŞTI ; ONLARI TABİATIN BABASI TANIDI ONLARIN OĞLU OLDU . BİR GÜN O TABİAT ÇOCUĞU TABİAT OLDU ; ŞİMŞEK , YILDIRIM , GÜNEŞ OLDU ; TÜRK OLDU . TÜRK BUDUR . YILDIRIMDIR , KASIRGADIR , DÜNYAYI AYDINLATAN GÜNEŞTİR


   
 
  Türklük ve Bozkurt.

                   

                    TÜRKLÜK VE BOZKURT

Bazı milletler bazı hayvanları benimsemişler, onları kendilerine sembol yapmışlardır. Kartal, aslan, horoz bunların ilk akla gelenleridir. Türkler de bozkurtu benimsemişler, onu kendilerine sembol yapmışlardır.

Sembollerle sembolü benimseyen milletler arasında bazı uygunluklar olduğu muhakkaktır. Sembol ile milletin birbirine en uygun düşeni ise, şüphesiz kurt ile Türk’tür. Çünkü kurt, hayvanlar dünyasının pençesi en sert olanı; Türk ise, insanlık aleminin yiğitlikte en önde bulunanıdır.

Kurt, Türk soyunun hayatında çok mühim yeri olan bir varlıktır. Milletimiz, bu sert pençeli hayvanı yüzyıllar boyunca kendisinin yakını, yol gösterici, hatta kendi varlığının bir parçası gibi bilmiştir.

Türk milletinin çeşitli nesillerinin ortak eserleri olan milli destan parçalarımız, bu Türk-kurt yakınlığının edebi ürünleri ve belgeleridir.

Milli Türk destanının en güzel parçalarından birisi olan Oğuz Kağan Destanı’nın da, kurt,  Türk’ü zafere ve dolayısıyla mutluluğa götüren bir yol gösterici, bir kılavuzdur. Tür’ün ulu atası Oğuz Kağan, savaşa giderken boz yeleli kurt her zaman O’nun ve ordusunun önündedir.

Ergenekon Destanın da, bozkurt, Türkleri kapalı yurttan, o küçük vatan parçasından çıkarıp büyük vatanlarına kavuşturan bir yol gösterici, bir kurtarıcıdır.

Bozkurt başka destan parçalarımızda da, Türk’ün hayatında büyük rol oynayan bir varlıktır.

Türk milleti, bu yapısı küçük, fakat hayat mücadelesindeki yeri büyük, sert pençeyi öylesine benimsemiştir ki, kendisinin bozkurt neslinden olduğuna dahi inanmıştır.

Tarihimizde, Türklüğe büyük hizmetler eden kahraman başbuğları bozkurtlar olarak adlandırmakta olmamızın sebebi budur. Türkçülük ülküsü ile dolup taşan yakın yıllar edebiyatımızda, bir çok eserlerde bozkurta yer verilmiş olması da bundandır.

İnsan cemiyetlerini güçlü kılan, hayat mücadelesinde başka cemiyetlere üstün getiren manevi kuvvetler arasında, tarihten getirilmiş bu gibi milli unsurların yeri büyüktür. Milli varlıklara göz diken düşmanların, ilk önce bu manevi varlıklara saldırıp onları yıkmaya çalışmaları da bundan değil midir?

Bozkurt Türk’ün manevi hayatında bundan dolayı mühim bir yer tutar Gazi Mustafa Kemal, hayatının son yıllarında coşkun milliyetçilik devrinde, bunun için, “Ergenekondan Çıkış”  tablosunu yaptırıp Maarif Bakanlığı binasına astırmıştır.

Sinsi Türk düşmanlarının, bozkurt düşmanlığı yapmalarının sebebi de bundan başka bir şey midir? Bozkur’u, bir milli sembol olarak gönlünde yaşatan; Ergenekon efsanesi ile büyülenip bu yönden de Türklüğüne sımsıkı bağlanan bir Türk çocuğuna, hangi yıkıcı fikir veya inanç tesir edebilir?

Vicdanlarını kuzey iklimine satmış olanları, Türk’ün ilahi bozkurtuna “it” demeye ve bu adi horlamayı yaparken cibilliyetlerini ortaya koymaya sevk eden nedir?  Kızgın çölün sarı altınları ile gözleri dönenleri, Türk’ü bu manevi güçten mahrum bırakmak için, tarihimizin onuncu yüzyıldan öncesini inkara yönelten hangi sebeptir?

Türk düşmanları, bundan dolayı bozkurtun da düşmanlarıdır. Hayatı sadece madde olarak görenler de bu gibi mana hareketlerinin milletlerin hayatlarındaki yerini anlayamadıkları için, ister istemez Türklük düşmanları ile aynı safta yer almaktadırlar.

Bozkurt, Türk soyunun hayatında ve milli varlığında, karanlık gecelerin yolcularına yol gösteren Çoban Yıldızı gibi büyük bir kılavuzdur. Türk’e kastı olanlar O’na düşmanlık edebilirler Sadece mideleri için yaşayanlar veya ihtiraslarına esir bulunanlar, bozkurtu horlayabilirler. Fakat, hayatın manasını, millet ve vatan için mücadele diye kabul eden, bu yüksek ruha erişmiş ve bu ruhla Türklük yolunda mücadeleyi varlıklarının tek manası bilenler için, bozkurt, bayrak gibi, sancak gibi büyük bir manadır. Bayrağı bir bez parçası sayan adi yaratıkla bozkurta it diyebilen fikri sapık arasında ne fark vardır?

Türk için manevi birçok kutsal varlıklar vardır. Bozkurt da bunlardan birisidir.
Bundan dolayı da bozkurtu korumak ve yaşatmak, ay-yıldızlı bayrağı vatan ufkunda dalgalandırmak kadar büyük bir Türklük vazifesidir.

Bütün ahmakça davranışlara, bütün sinsi ve planlı ihanetlere rağmen, bozkurt, bunun için ebedidir.

Türk’ün Türklük için yaşayan çocukları var oldukça, Türk Bayrağı Türk göklerinde nasıl dalgalanacaksa; ulu atamız Oğuz Kağan’a yol gösteren ve Türk’ü Ergenekon’dan çıkarıp büyük yurduna kavuşturan bozkurt da öyle yaşayacaktır. Çünkü bozkurt, Türk demektir. Türklük var oldukça, O’nu meydana getiren maddi ve manevi bütün unsurlar da var olacaktır.

 
/> d     iv>
 

 

İstiklâl Marşı Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak. O benim milletimin yıldızıdır parlayacak! O benimdir, o benim milletimindir ancak! Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal! Kahraman ırkıma bir gül... ne bu şiddet, bu celâl? Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal. Hakkıdır, Hakk'a tapan milletimin istiklal. Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım; Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım! Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım. Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım. Garbın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar. Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var. Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imânı boğar, 'Medeniyyet!' dediğin tek dişi kalmış canavar? Arkadaş, yurduma alçakları uğratma sakın; Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın. Doğacaktır sana va'dettiği günler Hakk'ın, Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın. Bastığın yerleri 'toprak' diyerek geçme, tanı! Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı. Sen şehid oğlusun, incitme, yazıktır, atanı. Verme, dünyâları alsan da bu cennet vatanı. Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda? Şühedâ fışkıracak toprağı sıksan, şühedâ! Cânı, cânânı, bütün varımı alsın da Hudâ, Etmesin tek vatanımdan beni dünyâda cüdâ. Rûhumun senden İlahî, şudur ancak emeli: Değmesin ma' bedimin göğsüne nâ-mahrem eli! Bu ezanlar-ki şehâdetleri dinin temeli- Ebedî yurdumun üstünde benim inlemeli. O zaman vecd ile bin secde eder -varsa- taşım. Her cerîhamdan, İlâhî, boşanıp kanlı yaşım; Fışkırır rûh-ı mücerred gibi yerden na'şım; O zaman yükselerek arşa değer belki başım! Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilâl! Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helâl. Ebediyyen sana yok, ırkıma yok izmihlâl; Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet, Hakkıdır, Hakk'a tapan milletimin istiklâl!

TÜRK İMPARATORLUKLARI
DÜNYADA TÜRK`LÜK
ORHUN YAZITLARI
Facebook beğen
 
ÜLKÜCÜLÜK MHP`DE OLUR
 
ÜLKÜCÜLÜK MHP`DE OLUR
 
Bugün 20 ziyaretçikişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol